Bölüm 27:Yenilik Rüzgarları

Güneş, ormanın derinliklerindeki yeşil örtüyü yavaşça aydınlatmaya başladığında, Fujimaru ile Fushi, barınaklarının hemen dışında, doğal bir açıklığa doğru yürümeye koyuldular. Bugün, uzun süren keşif günlerinden farklı olarak, sadece beraber vakit geçirip, topladıkları malzemelerle lezzetli bir öğün hazırlamak ve ardından küçük bir gölette eğlenceli anlar yaşamak istiyorlardı.

Yürüyüşleri sırasında, etraflarındaki bitkiler, yosun kaplı taşlar ve doğanın canlı sesleri, ikilinin enerjisini yükseltiyordu. Fujimaru, mekanik kollarının hafif titreşimiyle, "Bak Fushi, şu etrafta ilginç meyveler var; belki bunlardan güzel bir salata yaparız," dedi, yüzünde heyecan ve merak parıldıyordu. Fushi de hemen yanıt vererek, "Gerçekten mi? Ben de şehrin sokak lezzetlerine benzeyen, doğanın sunduğu tatları denemek istiyorum. Hadi bakalım, topla bakalım," dedi, elindeki not defterine göz atarcasına etrafı inceliyordu.

Kısa süre sonra, ikili, toplanması kolay, lezzetli meyveler, bazı yabani otlar ve birkaç küçük mantarı topladılar. Doğanın sunduğu bu hediyeler, onların basit ama samimi bir öğün hazırlaması için yeterliydi. Ağaçların arasında, hafifçe açılmış doğal bir açıklıkta, beraberce küçük bir masa ve oturma alanı oluşturdular. Fujimaru, taşlardan elde ettiği eski bir tezgahı dikkatlice temizleyip, malzemelerini yerleştirdi. Fushi ise, yanındaki taş saksılardan toplanan otlarla birlikte, "Bu malzemelerle belki de doğanın en özgün yemeğini yaparız," diye esprili bir şekilde ekledi.

Yemek hazırlığı başlarken, Fujimaru, "Hadi bakalım, ne çıkarsa çıkalım; bu malzemelerle sanırım harika bir salata, belki de sıcak bir çorba yapabiliriz," diyerek işe koyuldu. Fushi, "Ben de bitkileri iyice temizleyip, küçük küçük doğrayacağım. Bunlar gerçekten taptaze görünüyor," diyerek malzemeleri hazırlamaya başladı. İkili, doğanın sunduğu lezzetlerle dolu bu basit mutfağı, kendi küçük barınaklarında düzenlediler.

Fujimaru, mekanik kollarıyla taşlardan bir tava çıkardı; ateşi dikkatlice yaktıktan sonra, topladıkları meyveleri, otları ve mantarları tavaya koydu. Kısa süre içinde, tavanın içindeki renkler birbirine karışarak hoş bir aromaya dönüşmeye başladı. Fushi, "Vay canına, şu koku… sanki ormanın kalbinde bir ziyafet var," diye gülerek, heyecanını dile getirdi. Fujimaru da, "Gerçekten de; bu basit malzemelerle neler yapılabileceğini görmek beni büyülüyor," dedi.

Öğle vakti yaklaşırken, ikili yemeği bitirip, beraberce lezzetli hazırladıkları salatayı, taze çorbayı ve birkaç tatlı meyveyi paylaştı. Yemek esnasında, aralarındaki diyaloglar hafif, enerjik ve samimiydi. Fushi, "Bu, şehrin fast food'undan çok daha doğal ve güzel. Her lokmada doğanın tazeliğini hissediyorum," dediğinde, Fujimaru da, "Evet, gerçekten de; doğanın sunduğu bu lezzet, hiçbir lüks restoranda bulamayacağımız bir şey," diye karşılık verdi. Bu samimi sohbetler, ikilinin arasında sıcak bir arkadaşlığı pekiştiriyordu.

Yemekten sonra, aralarındaki enerji tazelenmiş, maceraya dair heyecanları yeniden alevlenmişti. Bir süre dinlendikten sonra, dışarıdaki sessiz doğanın tadını çıkarmak için kısa bir yürüyüşe çıktılar. Etraftaki ağaçların arasında ilerlerken, hafif bir rüzgârın etkisiyle, etraflarındaki yapraklar nazlı nazlı salınıyordu. Bu huzurlu anların ardından, ikili, küçük bir göletin varlığını fark etti. Gölet, berrak suyu ve etrafındaki renkli çiçeklerle, adeta gizemli bir vaha gibiydi.

Fujimaru, "Bak, burası tam bir vaha gibi. Su o kadar berrak ki, altında neler olduğunu görmek mümkün," dedi. Fushi ise, "Harika! Gel de bakalım, suyun tadını çıkaralım. Belki biraz eğleniriz," diye ekledi.

Gölete yaklaştıklarında, suyun kenarındaki çimenler ve etraftaki küçük bitkiler, hafif ışıltılar saçıyor, sanki doğa, onlara neşeli bir davet yapıyordu. İkili, göletin kenarına oturup, kısa süre suyun berraklığını izlediler. Ardından, aniden, Fushi, hafif bir espriyle, "Abi, sence bu suyun tadı nasıl? Belki de gerçekten 'doğal enerji' verir," dedi. Fujimaru, hafifçe gülümseyerek, "Deneriz bakalım," dedi ve ikili, birlikte gölet suyundan yudum aldılar.

Bir süre sonra, hafif bir espri ortamı oluşmaya başladı. Fushi, aniden ayağa kalkarak, hafifçe su fışkırtmaya başladı. Su damlaları, hafifçe etraflarına saçılırken, Fujimaru, şaşkınlıkla ve hafif bir öfkeyle, "Hey, nereye su fırlatıyorsun?" diye sordu. Fushi, alaycı bir gülümsemeyle, "Sadece biraz serinlemek istedim, abi; suyun tadı gerçekten harikaymış!" dedi. Fujimaru, hafifçe gülerek, "Bak sen, biraz dikkat et; ben de suyun tadını çıkaracağım!" diye karşılık verdi.

Bu samimi su savaşı, ikilinin arasında neşeli bir anı yarattı. Fushi, bazen hafif şakalar yaparak, "Senin mekanik kolların, suyla dans edemez gibi; belki de biraz 'su tutkunluğuna' ihtiyacın var," dedi. Fujimaru, hafifçe kaşlarını kaldırarak, "O zaman belki de suyun tadını daha iyi alabilmem için, robot kollarıma biraz 'su koruyucu' eklemeliyim," diye yanıtladı. Bu esprili anlar, aralarındaki sıcaklığı ve dostluğu artırırken, etraftaki doğanın da neşesini yansıtıyordu.

Gölet etrafında oynarken, hafifçe su damlaları üzerlerine sıçradı. İkili, suyun keyfini çıkarırken, etrafta uçuşan damlalar, sanki doğanın onlara sunduğu canlı bir gösteriydi. Su savaşı kısa süreli, neşeli ve enerjik bir anı olarak hafızalarına kazındı. Fushi, "Şu an tam anlamıyla suyun eğlencesini yaşıyoruz; her damla, bize doğanın ne kadar canlı ve renkli olduğunu hatırlatıyor," dedi, yüzünde geniş bir gülümseme ile. Fujimaru ise, "Gerçekten de; bu anlar, zorlu yolculuğun içinde bize tatlı bir mola veriyor," diye ekledi.

Gün sonunda, ikili barınağa geri döndüğünde, birlikte yaşadıkları bu eğlenceli anları, topladıkları somut verilerle harmanlamış, aralarındaki samimiyeti pekiştirmişti. Gölet etrafında yaşanan su savaşı, sadece basit bir eğlence anı değil, aynı zamanda, ikilinin birbirlerine olan güvenini, dostluğunu ve yaşama sevincini de ortaya koymuştu.

Barınakta oturup günün ardından birbirlerine baktıklarında, Fujimaru, "Bugün, bu suyun ve doğanın bize sunduğu bu neşeyi unutamayacağım," dedi. Fushi ise, "Evet, zorlu anlarda bile, böyle anlar bizi ayakta tutuyor. Her şey, birlikte olduğumuzda daha güzel," diye ekledi.

Ve böylece, o gün, antik kalıntılar arasında geçen uzun keşif ve somut verilerin ardından, Fujimaru ile Fushi, doğanın neşesiyle, samimi diyaloglarla ve hafif mizahla dolu unutulmaz anılar biriktirerek, yollarına yeni enerjilerle devam ettiler