Bölüm 30: Lanetin Son Çocuğu

Eski kalıntılar arasında ilerleyen Fujimaru ve Fushi, günün yorgunluğunu üzerlerinden atmaya çalışırken, taş duvarların arasından gelen hafif bir hışırtı duyuldu. Adımları yavaşladı, nefeslerini kontrol altına aldılar.

"Fujimaru, bunu duydun mu?" diye fısıldadı Fushi, gözleri dar geçide odaklanmıştı.

"Belki de sadece rüzgârdır," dedi Fujimaru, ama içindeki sezgiler farklı bir şey olduğunu söylüyordu.

Bir anda, gölgeler arasından küçük ama inanılmaz derecede çevik bir figür sıçradı. Siluet hızla hareket ederek Fujimaru'ya doğru atıldı. Sarımsı, parlak gözleri loş ışıkta parlıyordu. Kulakları uzun ve tüylüydü, tüyleri vahşi ve düzensizdi, vücudu ise hem kaslı hem de çevikti. Dört kolu vardı ve tırnakları sivriydi.

"Tehlike!" diye haykırdı Fushi, hızla geri çekildi.

Fujimaru kollarını savunmaya aldı, ancak figür hiç duraksamadan Fujimaru'nun göğsüne sıçradı, güçlü pençeleriyle dengesini bozdu. "Siz... buraya ait değilsiniz! Ne yapıyorsunuz burada, noru?!"

Fujimaru dengesini kaybederek sırtüstü yere düştü. Gözlerini açtığında, yaratık tam yüzünün üzerindeydi. Keskin dişleri hafifçe açılmış, tehditkâr bir şekilde tıslıyordu.

"Üzerimden çekilir misin?" diye homurdandı Fujimaru, nefes nefeseydi.

"Buraya izinsiz girenler ceza çeker, noru!" dedi yaratık. Tüyleri kabarmıştı ve her an saldırmaya hazır görünüyordu.

Fushi, ellerini kaldırarak temkinli bir sesle konuştu. "Hey hey, sakin ol! Sadece buradan geçiyorduk. Sana zarar vermek gibi bir niyetimiz yok!"

Yaratık hafifçe başını eğerek onları süzdü. Gözlerinde hâlâ kuşku vardı ama tam bir saldırı yapmamıştı.

"Kim olduğunuzu bilmiyorum... Ama buraya her gelen ya benden kaçıyor ya da bana saldırıyor, noru..." dedi hafifçe hırlayarak.

Fujimaru hafifçe doğruldu. "Kaçmayı tercih ederdik ama sen üstüme atladın. Şimdi inebilir misin?"

Yaratık birkaç saniye düşündü, sonra hızla Fujimaru'nun kafasından yere atladı. Kulaklarını dikleştirdi ve kuyruğunu hafifçe salladı.

"Adım Ferris, noru," dedi başını gururla yukarı kaldırarak. "Buralarda kalan son kişiyim. Lanetin mirasıyım, noru."

Fushi hafifçe Fujimaru'nun yanına yaklaştı. "Sanırım bizimle aynı durumda," diye fısıldadı.

Fujimaru kaşlarını kaldırdı. "Lanet yüzünden mi böyle oldun?"

Ferris başını salladı. "Evet, noru. Bu lanet... bana güç verdi, ama aynı zamanda her şeyimi aldı, noru. Burası bir zamanlar çok farklıydı, noru. Ama artık sadece ben varım…"

Bir an sessizlik oldu. Ferris'in sesi, her ne kadar gururlu olsa da, altında bir yalnızlık barındırıyordu.

Fushi içini çekti ve gülümsedi. "Yalnız olmak zorunda değilsin."

Ferris gözlerini kısarak ona baktı. "Siz farklısınız… Ama gerçekten güvenilir misiniz, noru?"

Fujimaru iç geçirdi. "Bunu sana kanıtlamamız mı gerekiyor?"

Ferris, kafasını hafifçe yana eğdi. Sonra sinsi bir gülümsemeyle aniden Fujimaru'nun omuzlarına tırmandı!

"Ne yapıyorsun?!" Fujimaru panikle yerinde sıçradı.

Ferris kuyruğunu hafifçe oynattı ve Fujimaru'nun kafasına oturdu.

"Hmm... Yumuşak ve sağlam bir kafan var, noru. Belki de güvenebilirim, noru," dedi eğlenmiş gibi.

Fushi kahkahayı patlattı. "Bence seni beğendi!"

Fujimaru oflayarak, "Beni beğenmesi için kafamı kullanmasına gerek yok!" diye homurdandı.

Ferris kulaklarını dikleştirip kuyruğunu kıvırdı. "Beni sırtında taşırsan, size daha çabuk güvenirim, noru."

Fushi kahkahayı güçlükle bastırarak, "Sanırım ekibe yeni birisi katıldı," dedi göz kırparak.

Fujimaru iç çekti. "Ne hâle düştüm ben ya…"

Ferris, Fujimaru'nun kafasında hafifçe kuyruğunu sallayarak, "Siz iyi insanlarsınız, noru. Belki sizinle yolculuk etmek iyi olabilir, noru," dedi.

Fujimaru gözlerini devirdi ama içten içe, Ferris'in samimiyetini anlamıştı.

Ve böylece, ekip üç kişi oldu.

Devam Edecek…