"Bazen sessizlik ölümü çağırır. Ama bazıları zaten ölmüştür…"
Rick, silahını doğrulttu. Gözleri, koridorun ucundaki figürü süzüyordu. Adam değil… bir şeydi o. Kafası yana düşmüş, bir ayağı çıplak, diğeri kanla kaplıydı. Yavaş ama kararlı adımlarla yaklaşıyordu.
Luke: "Rick… o adam değil. Değil mi?"Rick: "Hayır. Ve o da bunu biliyor."
Zombi, ağzını hafifçe açtı. Dişleri siyah. Dudakları çürük etle kaplı. Birden koşmaya başladı. Hızla. Beklenenden çok daha hızlı.
Rick: "KAÇ!"
Rick tetiğe bastı. Patlayan tüfek sesi, alışveriş merkezinin duvarlarında yankılandı. Zombi savruldu ama hemen yeniden doğruldu.
Luke: "O düşmedi! Rick, düşmedi!"Rick: "Bu yeni tip… bunlar yavaş değil!"
Rick ikinci kez ateş etti. Bu sefer kafasından vurdu. Ceset ağır şekilde yere düştü. Sessizlik geri geldi. Ama bu sefer başka bir türden…
Rick hızla etrafına baktı. Tozlar dökülüyor, duvarlardan sesler geliyordu.
Rick: "Silah sesi… onları çağırdı."Luke: "Kaç kişi gelir sence?"Rick: "Umarım birer birer gelirler. Ama şanslı değiliz."
Arka koridordan ayak sesleri yükseldi. Sonra duvarın içinden biri çığlık attı. Sanki yardım isteyen biriydi.
Luke: "Birisi yardım istiyor!"Rick: "Hayır. Öyle gelmesini istiyorlar. Bu artık insan değil. Bu… tuzak."
Rick Luke'un kolundan tuttu, ters yöne koşmaya başladı.
Rick: "Sakın sesi takip etme! Ne duyarsan duy, ben nereye gidiyorsam oraya koş!"
Benzinliğin arka çıkışına ulaştıklarında kapı kilitliydi. Rick küfretti. Luke etrafa bakarken bir havalandırma kapağı gördü.
Luke: "Buradan geçebiliriz!"Rick: "İnce gövdelerimiz varsa evet… sen önce git."
Luke kapağı açtı ve dar koridordan içeri süzüldü. Rick hemen ardından girdi. Kapak kapanmadan önce iki zombi köşeyi döndü. Göz göze geldiler. Ama çok geçti.
İçerisi zifiri karanlıktı. Sadece Luke'un el fenerinden gelen zayıf ışık vardı.
Luke: "Nereye gidiyoruz?"Rick: "Bilmiyorum. Ama onlardan uzağa."
Koridorlar daraldı. Bir noktada fener titredi. Işık gidip geldi. Ardından Rick durdu. Bir kapı…
Rick: "Bu bir soğuk hava deposu… belki burada bekleyebiliriz."Luke: "Peki ya içeride bir şey varsa?"Rick: "O zaman sadece bir çıkış daha bulmamız gerekecek."
Kapıyı açtılar.
Ve içerideydiler.
Sakince.
Sessizce.
Ama sonra… karanlık içinden bir hırıltı geldi.
İçeride zaten biri vardı.
Rick: (fısıldar) "Sakın ışığı oynatma. Sakın bağırma. O bizi göremiyor…"Luke: (nefesini tutar) "Ama biz onu görüyoruz…"
Karanlıkta, arka duvarda zincirlenmiş bir şey vardı. Sanki insan ama değil. Zincirler zorlanmaya başladı. Gıcırtı sesi metalin bağırması gibi yankılandı.
Rick: "Sessiz kal… SESSİZ KAL!"
Ama zincirler koptu. Ve zombi onların üstüne atladı.
Zincir koptu. Karanlık bağırmaya başladı.
Rick, zombinin üzerine atlayışını son anda fark etti. Omzuyla Luke'u kenara itti. Zincirli yaratık Rick'e çarptı ama ikisi birlikte yere yuvarlandı.
Luke: "Rick!"Rick: "Işığı TUT! GÖZÜNE TUT!"
Luke elindeki feneri titreyerek zombinin yüzüne çevirdi. Zombi anlık olarak irkildi. Gözleri, parlayan fener ışığında garip bir şekilde parladı—sanki tamamen boş değildi. Sanki bir şey… hatırlıyor gibiydi.
Rick yerdeki metal çubuğu aldı ve zombinin boynuna geçirdi. Bastırdı, dişleri gıcırdayarak boğuluyormuş gibi sesler çıkardı.
Zombi: "Gggk—kkahh—"
Luke çaresizce etrafa baktı. Ardında paslı bir yangın baltası duruyordu. Koştu, aldı, zorla taşıdı. Rick'in yanına geldi.
Luke: "ÇEKİL!"Rick: "HAYIR, LUK—"
Ama çok geçti.
Baltayı indirdi.
Bir anda kan, metal, çürüklük ve sessizlik birbirine karıştı. Zombinin kafası gövdesinden kaydı. Rick, gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde Luke'a baktı.
Rick: (sessizce) "…Bunu daha önce yapmamıştın."Luke: "Yaptım… rüyamda."
Rick ayağa kalktı. İçinden derin bir nefes aldı. Sonra baltayı Luke'un elinden aldı.
Rick: "Artık senin rüyaların değil bu dünya, Luke. Gerçek. Ve kötü kararlar burada ölümü çağırır."
Kapıyı yavaşça araladılar. Koridorda hâlâ sessizlik vardı. Ama artık Rick sessizliğe güvenmiyordu.
Rick: "Bu yaratık… zincirliydi. Biri onu buraya koydu. Biri onu izliyordu."Luke: "Yani bu tesadüf değil?"Rick: "Bu dünyada hiçbir şey artık tesadüf değil."
Yavaşça binadan çıktılar. Dışarısı pusluydu. Gökyüzü mora dönmüştü. Şehir, çökmüş bir krallık gibi sessizdi. Ama artık Rick ve Luke, sessizliğin altında başka şeyler olduğunu biliyordu.
Tam o sırada bir binanın tepesinden bir dürbün parladı. Uzakta bir göz izliyordu.
???: (telsizden) "İki hedef tespit edildi. Bir yetişkin, bir çocuk. Silahlılar."Telsiz: "Onlar mı?"???: "Evet. O çocuk… O, dosyadakiyle aynı. Bu kesinlikle Carter çocukları."
Rick, binadan çıkar çıkmaz hemen etrafa baktı. Güneş batmak üzereydi. Işıkla karanlık arasında bir boşluk vardı; tam da yaratıkların en çok dolaştığı zaman...
Rick: "Hareket et. Gölgedeyken daha tehlikeli olurlar."Luke: "Zombiler ışığa mı duyarlı?"Rick: "Hayır. Ama avcılar bizden daha iyi görür karanlıkta."
Luke: "Avcılar mı?"Rick: "Sadece zombiler yok bu şehirde, Luke. Bunu yakında anlayacaksın."
Bir sokak lambası aniden çıtırdadı. İkisinin de kafası aynı anda yukarı döndü. Damar gibi sarkan elektrik telleri hafifçe sallanıyordu. Kimse görünmüyordu ama…
Luke: "Biri bizi izliyor."Rick: "O kadar kesin ki…"
Rick cebinden küçük, metal bir ayna çıkardı. Arkasına döndü, aynayı yukarı tuttu. Ve o anda gördü.Bir binanın çatısında, gölgelerin arasında bir çift göz… parlak dürbün camı gibi yansıyordu.
Rick: "Siper al!"Luke: "N—?!"
Sokakta bir silah patladı. Mermi Rick'in hemen yanındaki çöp konteynerine saplandı. Bir saniye bile düşünmeden, Rick Luke'u tutup devrilmiş bir arabaya sürükledi.
Luke: "Kim o? Neden bize ateş ediyor?!"Rick: "Soruları sonra sor. Şimdi nefes al ve sus!"
Rick, kafasını hafifçe kaldırıp dürbünle bakan kişiyi tekrar görmeye çalıştı. Ama gözler artık orada değildi.
Rick: (içinden) Bizi test ediyorlar…Luke: "Rick… eğer onlar zombi değilse… kim?"Rick: "Bunlar 'İzleyiciler'. Kalıntı ordunun parçası olabilirler. Ya da daha kötüsü…"
Aniden bir motor sesi duydular. Yan sokaktan toz içinde bir zırhlı SUV çıktı. Üzerinde hiçbir işaret yoktu. Camları siyah filmle kaplıydı.
Rick: "Koş. Şimdi. Sessizce."Luke: "Ama silahları var, bizi yakalayabilirler!"Rick: "Evet, ama karanlık daha yakın!"
Binanın alt katındaki marketin arka girişinden içeri girdiler. Rick kapıyı zorlayarak kapattı. İçerisi loş ve rutubet kokuyordu. Raflarda kırılmış camlar, küflenmiş kutular… ve bir güvenlik odası.
Rick: "Burası iyi. En azından içeriden kilitleniyor."Luke: (panik) "Ama ya içeride biri varsa?"Rick: "O zaman iki seçeneğimiz olur. Ya dost olur… ya da zombi."
Rick el fenerini yakıp odanın içine girdi. Işık, yerde kıvrılmış birini gösterdi. Yaşlı, uzun sakallı bir adamdı. Üzerinde paramparça olmuş bir güvenlik üniforması vardı. Hâlâ nefes alıyordu… ama gözleri bomboştu.
Rick: "Dikkatli ol. Enfekte olabilir."Luke: "Ama insan gibi görünüyor…"Rick: "Bu dünyanın kuralı şu Luke: Eğer ne olduğunu bilmiyorsan, silahın hazır olacak."
Adam bir anda hırladı ve Rick'in bacağına sarıldı. Rick silahını tam çekecekken adam fısıldadı:
???: "O çocuk… o çocuk… sizin yüzünüzden… başladı…"
Luke: (titreyerek) "Benim mi?"Rick: "Ne saçmalıyorsun yaşlı adam?"???: "Laboratuvar… Deneyler… Zone 09… çocuk hedef…"
Rick, gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde adamın omzundaki dövmeye baktı.Bir sembol… 09
Rick: "Luke… bu adam Zone 09'dan. Bu… bizimle ilgili."
Yaşlı adam yerde kıvranırken ağzından kan sızıyordu. Göz bebekleri sararmış, nefesi zor çıkıyordu. Ama konuşmayı kesmedi.
Adam: "Zone 09... Luke... senin kanın... virüsün anahtarı..."
Luke: "Ben... ne?!"Rick: "Kapa çeneni, yaşlı herif! Kardeşimle ne ilgisi var bunun?"Adam: "Sen... koruyucusun... ama artık geç… artık... izliyorlar... hepsi uyanıyor…"
Bir anda adamın bedeni titredi. Gözleri tamamen beyaza döndü. Dişleri garip bir şekilde uzadı. Rick anladı:
Rick: "Enfekte oluyor! GERİ ÇEKİL!"
Adam, artık insan değildi. Derisi gerildi, damarları şişti, boynu büküldü. Bir haykırışla yerinden fırladı. Rick refleksle silahını çekti, ama adam artık o kadar hızlıydı ki...
Luke: "RICK!!"Rick: "KAPA GÖZLERİNİ!"
Silah patladı.
Kafasının yarısı dağılmış olan yaratık yere yığıldı. Kan duvarlara sıçramıştı. Luke'un yüzüne birkaç damla sıçramıştı ama korkudan hareket edemiyordu.
Rick sessizce yanına yaklaştı, elini Luke'un omzuna koydu.
Rick: "Sana söz veriyorum. Neysen... ne olursan ol... ben seni koruyacağım. Herkese rağmen."
Luke: (titreyerek) "Ama ya ben... hastaysam?"Rick: "O zaman seni iyileştireceğim. Gerekirse tüm dünyayı yakar, sadece sana ilaç ararım."
Tam o anda dışarıdan bir patlama sesi duyuldu. Camlar titredi. Arabanın motor sesi, çığlıklar ve... zombi homurtuları.
Luke: "Rick... dışarısı... çok kalabalık!"Rick: "Sadece insanlar değil bu sefer…"
Rick, camdan dışarı baktığında en az 10 tane zombi, binanın önündeki caddeye doluşmuştu. Ama onları oraya çeken bir şey vardı: zırhlı SUV.
Araçtan üç kişi indi. Hepsi siyah kıyafetliydi, yüzlerinde gaz maskeleri vardı. Ellerinde elektrikli mızraklar ve lazerli tüfekler.
???: (telsizle konuşur) "Denek C-14 tespit edildi. Küçük olan. Yaş: 14. Erkek. Kod adı: 'Anahtar'."Rick: "Hayır… hayır hayır hayır…"
Luke: "Ben... denek miyim?"Rick: "Bunların bir kısmı doğruysa… o virüs seni öldürmedi. O seni bağışladı."
Luke: "Ya virüsü ben taşıyorsam?"Rick: "O zaman seni değil, onları durdurmamız gerekiyor."
Zombiler sokakta askerlerle çarpıştı. Tüfekler patladı. Bir zombi kafasından vuruldu ama hemen arkasından üç tanesi daha fırladı. Rick, kapıyı kilitledi, Luke'u çekti.
Rick: "Şimdi... ya kaçacağız... ya da direneceğiz."Luke: "Senin kararın mı?"Rick: "Hayır. Bu artık ikimizin savaşı."
Rick pencereden bir çıkış noktası hesapladı. Bitişik binanın yangın merdiveni binaya bağlıydı ama zayıf görünüyordu. Tek seçenek oydu.
Rick: "Çatıya çıkacağız. Geceyle birlikte kaybolacağız. Sonra… Zone 09'a ulaşmaya çalışacağız."Luke: "Zone 09… orası mı başladı?"Rick: "Ve orada bitecek."
Luke, Rick'in arkasından koştu. Merdivenlere yöneldiler. Ama binanın koridorundan yeni sesler geliyordu.
Homurdanmalar. Nefes. Hırıltılar.
Rick yavaşladı. Işığı çevirdi.
Merdivenin dibinde... zombiler artık binanın içindeydi.
Bölüm 2 burada sona erer. Devam edecek..