Şok içinde kaldım.
O buradaydı... ama o kalpsiz kadının insafına kalmıştı!
Kimse sana sevdiğin kişinin işkence gördüğünü izlemenin nasıl bir his olduğunu anlatmaz. Esir tutulup başkasının iradesine zorlanmasını. Kimse sana kalbinin sadece bir bakışla ne kadar paramparça olabileceğini söylemez.
O oradaydı... onların insafına kalmış, ben ise burada soğuk duvarların arkasındaydım.
Onun dışarıda bunu tek başına yaşadığını ve benim burada sıkışıp kaldığımı düşünmek adil değildi. Haftalardır bu konuda endişeleniyordum. Nerede olduğunu ve iyi olup olmadığını merak ediyordum.
Lanet olsun, hatta hayatta olup olmadığını bile.
Onlar yüzünden çocuklarının doğumunu bile kaçırmak zorunda kalmıştı.
Sanki bir baraj yıkılmış gibi, bir an için tüm netliğimi kaybettim. Priscilla'nın mırıldandığı sözler duyulmadan kaldı, ben yavaşça onlara döndüm ve hâlâ kollarımda uyuyan Castor'u uzattım. "Al onu."