Bölüm 26 - Manşetlerin Ötesinde: Damien'in Kişisel Daveti
Annemin mezarının önünde durdum, soğuk taşı parmak uçlarımla okşayarak. Bileğimdeki yeşim bilezik, sabahın yumuşak ışığında parlıyordu. Onu ilk buraya getirmiş olmak doğru hissettirdi—ailemizin tarihinden bir parça evine dönmüştü.
"Geri aldım, Anne," diye fısıldadım. "Bileziğini. Senin için ne kadar değerli olduğunu biliyorum."
Mezarlık sessizdi, yalnızca yaprakların hışırtısı bu sessizliği bozuyordu. Müzayedenin kaosundan ve Ivy'nin kan kustuğu o şok edici görüntüden sonra, bu huzur anına ihtiyacım vardı. Julian onu hastaneye koşturmuştu, bana tek bir kelime bile etmeden, gözleri panik ve başka bir şeyle—belki suçluluk, belki de pişmanlıkla—doluydu. Ne olduğunu öğrenmek için etrafta kalmadım.
Bunun yerine, hemen Jiangcheng'e geri döndüm, kendimi anneme en yakın hissettiğim bu yere çekilmiştim. Olan her şeyin ağırlığı—ve şimdi borçlu olduğum devasa miktar—üzerime çökmüştü.