Peter Brown aslında bir kötü ruhun izini takip ediyordu. Meditasyona başladığından beri, Peter bu tür ruhlara karşı oldukça duyarlı hale gelmişti. Gökyüzüne doğru yükselen kırmızı bir auranın dalgalanışını hissedebiliyor, neler olduğu konusunda merak ve ilgi duyuyordu.
Dışarı çıktığında, sokakta etrafına bakınarak durdu, yüzünde şaşkın bir ifade vardı. İçeride kötü ruh güçlüydü, ancak dışarı çıktığında aniden kaybolmuştu. Neler oluyordu?
Kötülüğün kırmızıya dönüşerek birikmesi, sıradan bir kötü ruh değil, tamamen kan dökme arzusunun aurasına dönüşmüş ölümcül bir güçtü.
Peter, kötü ruhun yakınlarda belirdiğini ve uzağa gitmediğini hissetti. Ancak görebildiği tek şey yüksek binalardan ibaretti. Bu sakin ortamda auranın izi yoktu.
Kötü ruhun kaynağını tespit edemeyince, Peter yolun kenarındaki bir banka oturmayı tercih etti.