Uzak bir tepede.
Burası nadiren ziyaret edilen, sık ormanlarla çevrili bir yer.
Burada cep telefonu sinyali yok, gerçekten ıssız bir yer.
Bir mağarada, iki iri, dövmeli adam son derece güzel bir kadını gözetliyor.
"Patron, bu kız gerçekten bir şey," diye sırıttı iri adamlardan biri.
Diğeri de yutkundu, daha önce hiç bu kadar güzel bir kadın görmemişlerdi.
"Patron, önce biraz eğlensek mi?" diye sordu adamlardan biri.
Diğer adam kaşlarını çatıp elini salladı, "Boş ver. İşverenimiz ona zarar veremeyeceğimizi söyledi."
Sandalyeye bağlı kadın Emily Taylor'dı.
Şu anda yüzünde panik yoktu, sadece sakinlik vardı, bu da adamları biraz rahatsız ediyordu.
"Beni kaçırmanın sonuçlarını biliyor musunuz?" diye sakin bir sesle sordu Emily iki adama.
"Hehe, ne sonuçları? Parayı alıp ortadan kaybolacağım!" dedi onlardan biri sırıtarak.
Emily'nin yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.
"Patron, burada sadece iki gün mü bekleyeceğiz?" diye kaşlarını çatarak sordu onlardan biri.