Peter Brown, antik mezarın üzerinde bağdaş kurmuş oturan büyük bir hayalet figürü gördü. Hayalet, hayattayken olabileceği gibi uzun boylu ve geçmiş bir dönemden kalma askeri bir üniforma giymiş görünüyordu. Üniforma, Peter'ın televizyonda gördüklerinden farklıydı ve hayaletin başında bir miğfer olduğunu bile fark etti. Orada otururken, bacaklarının üzerinde duran uzun bir mızrak dikkatini çekti.
Daha yakından incelediğinde, Peter hayaletin ay ışığını burun deliklerinden içine çektiğini fark etti.
Ruh Hayaleti!
Bu düşünce aniden aklına geldi.
Peter, ancak edindiği mirası inceledikten sonra Ruh Hayaleti'nin sıradan bir doğaüstü varlık olmadığını anladı. Bu, yüzyıllardır Dünya'nın Ruh Damarı tarafından beslenmiş, belirli bir ruhsal bilgeliğe ve temel Kültüvasyon yeteneklerine sahip bir hayaletti.
Bu tür Ruh Hayaletlerinin bir diğer avantajı, eğer evcilleştirilirlerse, efendilerine yardımcı olabilmeleriydi.