Peter Brown bütün gece uyumadı ve tüm gece meditasyon yaptıktan sonra, ruhunun, qi'sinin ve yaşam enerjisinin en iyi durumlarına ulaştığını açıkça hissetti.
Gökyüzünden gelen ışık odaya vurduğunda, Peter etrafına bakındı ve evin en iyi odasında olduğunu fark etti; doğrudan güneş ışığı alabilen, bambuyla ayrılmış küçük bir odaydı bu.
Odanın içi harap olmuş olsa da, çok düzenli bir şekilde temizlenmişti.
Yataktan kalkıp bambu kapıyı ittiğinde, Peter büyükbabasının dışarıda sigara içerek oturduğunu gördü.
"Peter, neden bu kadar erken kalktın?" Büyükbaba, Peter'ın dışarı çıktığını görünce gülümsedi.
"O kadar da erken değil, buradaki hava gerçekten temiz. Harika hissettiriyor."
"Eh, köyümüzün havadan başka iyi bir şeyi yok. Köyümüzde birkaç yüz yaşını aşmış insan var."
Konuşurlarken, büyükbaba şöyle dedi: "Burada yiyecek çok bir şeyimiz yok, sana biraz çorba yapayım."
Peter odanın boş olduğunu gördü ve mutfak alanına baktı. Üzerinde birkaç tencere ve kase dizili bir ocak vardı.