Lennox'un POV
Kardeşlerimle sabırsızca ayaklarımızı ahşap zemine vurarak kahinin büyüsünü bitirmesini bekliyorduk. Dün gece geldiğimizde, hiçbir şey göremediğini, bugün tekrar gelmemiz gerektiğini söylemişti.
Hiçbirimiz dün gece uyuyamamıştık.
Denedik.
Ama nasıl uyuyabilirdik ki?
Olivia'mız kayıptı, sürü topraklarına girme cesaretine ve kaynaklarına sahip, gözetim sistemlerimizi devre dışı bırakıp gecenin içinde kaybolan—muhtemelen lanet olası bir helikopterle—biri tarafından kaçırılmıştı.
Kurdum bile içimde durmadan volta atıp hırlıyordu.
Yıkanmamış, kıyafetlerimizi değiştirmemiştik. Panikle yataktan fırladığımızda üzerimizde olan aynı kıyafetler hâlâ üzerimizdeydi, kırışmış ve terle nemlenmiş. Hiçbirinin şu an önemi yoktu.
Önemli olan onu bulmaktı.
Kahin önümüzde bağdaş kurmuş, kadim büyüler mırıldanıyor, gözleri güçle hafifçe parlıyordu. İçinde bulunduğumuz küçük kulübe otlar, duman ve eski büyü kokuyordu. Zaman acı verecek kadar yavaş ilerliyordu.