Tristan yavaşça gözlerini açtı. Dik bir şekilde oturdu ve bakışlarını Dylan'a çevirdi.
"Arabayı hazırla; şimdi oraya gitmemiz gerekiyor—" Dedi, sonra ayağa kalktı.
...
Tristan'ın arabası beş katlı bir binanın önünde durduğundan beri birkaç dakika geçmişti. Sokak boş görünüyordu; sadece onların arabası park edilmişti.
Bu, Tristan'ın bu yeri ikinci ziyaretiydi. İlki çok uzun zaman önceydi. Bu yere sadece büyükbabası onu, Bella'yı evlilik evlerine taşınmak üzere almaya zorladığı için gelmişti.
Buraya son geldiğinde hiçbir şey hissetmemişti. Ama şimdi, onun evine bakarken, kalbinde onu şaşırtan garip bir his belirdi.
Üçüncü kata baktı ve köşedeki pencerelerden birinden sarı ışıklar gördü — Bella'nın yatak odası.
"Patron, yukarı çıkmak ister misiniz?" Aniden, şoförün yanında Dylan'ın sesi duyuldu, Tristan'ın dikkatini dağıtarak.
Bakışlarını Dylan'a çevirdi, ancak dudaklarından hiçbir kelime çıkmadı.